27 Ekim 2009 Salı

belki bir kart atarım

rüya duvarları...orospu kırmızı...lacivert kadife...kırmızı vişne...socorta adası...phuket adası...gül sokak...qat...üstgerçekçi...boğanın kafasını kesen adam...hayatın suçu...ihanet...kadınım...gerçek...korkak...metruk...sanal...kurgusal...alçı... kocasının kafasını kesen kadın...kriz...pasif...agresif...peep show...isabelle hupert...chopin...annesinden boğanın kafasını kesmesini isteyen çocuk...eli..röntgen...nekrofil...dans...eski sevgili...hayalet...mektup...düet..düello...ailesini hep korkutmaya çalışan çocuk...maket uçak...gerekli gidiş...bitmez yol...düğüm...hep sebep...hep devinim.

11 Ekim 2009 Pazar

çıplak ayakla yürüdük yüzyıllarca,sonra tekerlek icadoldu

yıllardır tarım bakanlığı ne işe yarar diye düşünürdüm,öğrenmek farmville in yasaklanmasına kısmetmiş.dünyanın en yavaş pc sini kullanıyorum diye dünyanın en hızlı yaşayanı olmamalıyım.sabah kalk lastfm kayıp,akşam yat myspace kapalı.Bir erovizyon şarkısının da dediği gibi insanız biz ama.Mandalina yer misin be müyap,michael jackson da iyi adamdı da çevresi kötüydü müyap.

7 Ekim 2009 Çarşamba

26

Bono diyince aklına u2 değil hazine bonosu gelen bir gruptan uzaklaşarak kaçıyorum.Günlerden iyi doğdun tom waits! Nem kokusuyla karışık toprak kokusu onunla daha da karışık nankör kedi kokusu.Bol soslu deniz börülcesiyle servis edilen bir yaz ayının bizi çoktan terk ettiğini tescilleyen beyaz yakalılar. Engelli koşusunda bütün bildiklerine ters köşe yapıp limon renginden şaşmayan dolmuşa hemen kapağı atıyorum.Kamil koç otobüslerinden dışarısı izlenirken görülen gri renkli,kasvetli,gotik fotoğraf, kış sezonuyla limon dolmuşlara taşınmış.Hoş geldin gri.Hoş bulduk gri pera.Ringin bir başka köşesindeyim. Yanıp sönen mutu aile daireleri, çalıp susan eski türk film müzikleri, sadece umuttan bahseden sokak satıcıları. Ringin başka köşelerinde hep varolan ama hiç yakalayamadığımız o mutlu dünyayı bize sunacak kadını arayarak geçecek bir ömür gibi eylül ayı. Dandik barlarda kaliteli viskiler içilecek, taksilerle pazarlık edilecek, bilinen bütün cümleler kullanılarak bilinmeyen birçok dairede varolmanın amacı sorgulanacak. Gece tutmayan uyku son dal sigara ile beni tekrar yataktan kaldırdı. Arka fonda üst dairede kavga eden bir çift ve evin senden yaşlı olduğunu gösteren havalandırma borusunun tik-tak ları. Duvardaki takvime baktım. Halen daha dünün tarihini gösteriyodu. 25 eylül.

2 Ekim 2009 Cuma

sosyalleşme açılımı

I don't drink a lot. I'm a social drinker. The problem is, I'm too social.

28 Eylül 2009 Pazartesi

rütbesiz hava sahası

600 sayfalık bir yemek kitabı,en arkasında ise börek tarifi.Bu insan annesini özlemiş be sebastian,pek tabi annesinin türk kahvesini de. Aylar önce evden çıkarken bahardı, eve girdim halen bahar,bahar tadında bir 2009 geçti be sebastian. Roman Polanski de hapse atılmış zaten görmeyeli, biz Romanı çok sevdik. Biz Michael Jacksonı da çok sevdik, o bizi sevdi mi acaba.

27 Eylül 2009 Pazar

sevgili küllük

sevgili günlük,görüntülerimiz ikinci yarıdan.nihat doğan dolu bir askerliği daha geride bıraktık,mutlu aile temalı kola reklamlarını kaçırsam da bayramı da teğet geçtik,bitse de gitsek derken bir de doğum günü çıktı.Barzo ruh halimle taksim meydanında dişilere laf bile attım be günlük,amele yanığım var diye kimse bişey demedi.hipilerin yanına tatile gittim çadıra 35 lira verdim be günlük bu nasıl beat kuşak be günlük.Micheal Jackson da ölmemiş olsa geride hiçbir değişiklik yok be günlük.155 gün polis imdat az değil ki ama.Micheal Jackson bile öldü ln.

14 Temmuz 2009 Salı

şafak trabzon.

anladık ki bir şarkıyı dinlerken sevdiğin diğer şarkıyı anımsamak çok zor.huzur borsaya bağlamış bir yükselmiş bir azalmış.çarşıda rakı,istanbula özlem endeksleri top 3 te. izleyici oylarıyla belirlenen top 20 listesine hoş gelmek in, mary onettes in yeni albüm out. gelgelelim şöbiyetin kilosu,kaju fıstığın darasıyla geçen zamanım yarıya indi.bir kapkaççı, bir tuğamiral, bir laleli otel sahibi kankam oldu. izmir palmiye ve taze meyve dolu.mavişehir favori ilçe,norveçliler favori ırk burda.akın-bütün kızlar güzel.coming soon ey dostlar.

2 Haziran 2009 Salı

supangle

şafağım kararır, daralır geceler

yerine hiç beni koyup sarhoş oldunmu sen?

kaderine boyun eğip dününe küstünme sen?

narlıdere askeri gazino pastanesinden selamlar

9 Mayıs 2009 Cumartesi

..

Forrest Gump a sormuşlar ki neden burdasın,sizin söylediklerinizi yapmak için komutanım demiş.Meğerse yıllardır hayal ettiğim yerdeymişim.İnsanın bi türlü beceremediği karakterden eser olmayan biyerde.Herşey düz mantık.ye der yersin,sıç der sıçarsın.Dolayısıyla insanların birbirlerinden nefret etmeleri için bir sebep de yok.İnsan yaptıklarının bilincindedir,asker mecburdur kötü olmaya bazı şartlarda,insan tercih eder asker boyun eğer doğanın şartlarına.İşte nümayiş burdan doğuyor.İnsanlar da askerler gibi hareketleri emirlere uyarak yapsaydı hiçbir zaman eylemlerden dolayı suçlanmazdı.Burda anladık ki dışarda tercihler yapabildiğimiz için suçlanıyoruz.Herkese ait biyer var.Umarım benimki narlıderedir.

.

bugün günlerden acemiliğe veda.ben astronot.yeni keşifler,yeni tatlar için başka bir gezegene gönderildim.günlerce bilinmeyenin içinde hummalı çalışmalar yaptım,ne hayat ne su bularak hayal kırıklığına uğradım. sonunda teslim oldum gezegene.

26 Mart 2009 Perşembe

bir sigara içip başlama psikolojisine giriş

Kendimle konustum haberler iyi,
anlatıcak çok şey varken susmak gibi,
salak olan herşey sempatik gibi,
gıdısını yediğinin zoey döşeneri,
rabbime sordum cleveland dedi,
daha da sormam rabbime trip yedi,
yalla bismilla allaım kek ver,
annen evde seni bekler,
i see you baby şekilelee,
al da at dercesine,
bakış açısı lazım hafiften,
az kuzu thunder,az geut weren.

22 Mart 2009 Pazar

mp3 is not a crime

Başka ülkelerde toprağı sıkınca tujon fışkırırken bizde neden şuheda fışkırıyor. Ortasından striptiz direği geçen evler hayal etmiyorum tabii ki fakat çıplak ayakla yürüyebiliceğim bir ülkede zaman geçirmek çok da zor olmasa gerek.Ülkenin ismini kıtaya vermiş olması da ayrı bi afil tabi.Hiçbiri striptiz direği olmasa da 6 tane hediye aldığım bir haftadayım. Ritalin almış bir flamingo gibi beyaz ve ince, idare edemem anne sendromu denir buna.it crowd sağolsun idare ediyoruz tabi.

18 Mart 2009 Çarşamba

proper job

Pazarda en çok satılan şeyin yeşil elmadan sonra bauhause poşeti olduğunu öğrendiğim günden beri pcyi henüz açtım, bu süre zarfındaki ilginç olaylar davut güloğlunun seks hastalığına yakalanması ve farkettim ki askerlik şubesinin önünde bekliyen 10 kişiden 9 u illa ki sigara yakıyor. Bir veda turudur dönüyorum kendi eksenimde. Böyle sıkıcı bi ortamda daha sıkıcı bir oyun keşfettik. Rengini dikkate almadan arabayla kaç trafik ışığı geçebiliriz, dördüncüden sonra subway görmemizle yarıda kesildi bizim denememiz. Bence kadınlar sevgililerini nasıl görmek isterlerse öyle görüyorlar,aynı bobiler.org gibi.

14 Mart 2009 Cumartesi

neverland'e hazırlık

Hayatın devam ettiği bir platformdan daha da devam ettiği mantığın bittiği yere gidiş heyecanım var bu aralar. Son bir haftanın da gecenin sürprizi kolbastı ekibinin memleketinde geçmesi de cabası tabi. Şehre girerken ilk bilboardlarda turkcell reklamları deil de ' 1. yılımız kutlu olsun aysun ' diyen bir adamın reklamlarının olması, sarı school buslarla ' 2 okul bir hastahane yaptım sen ne yaptın belediye başkanı ' diye şehri dolaşan bir muhtar adayı, içinden kolbastı çıkan köfteler gibi cabalardan caba da beğenebilirsiniz tabi.
Her askere giden adam gibi vücudumun üçte ikisini rakıyla doldurdum. Yanlış hatırlıyor da olabilirim yani. Çok uzun hikaye. Her defasında başka bir insanın ağzından anlatabilirim. Dinleyenlerin hep aynı olması şartıyla tabi. Godot'u bekliyorum.

24 Şubat 2009 Salı

o lucky man

Şimdi bir anne bir baba var,onların aileleri ise 4 adet, br tur daha geriye gidelim 8, bu atalarımız adındaki şahısların sayısı 4 haneli rakamlara kadar gidiyor. Yani bu insanlardan biri bile kırılmaya uğramamış ve biz oluşmuşuz. Yani yüksek miktarlarda bir şans veya başka birşey sözkonusu.
Pozan arkadaşımın bir lafı var. Ben bu dünyaya zaranın mağaza müdürü olmaya mı geldim?
Bu aralar redkit'in ağzında saman parçası deil de sigara olduğu günleri pek bi özlüyorum. Durup durup 'sizler herşeyi değiştiriceksiniz çocuklar' diyen müdürü ise hiç özlemiyorum.

13 Şubat 2009 Cuma

değişiyoruz

Etrafımda ne istediğini bilen kimse yok. Neden? Çünkü tek bir hayat yaşıyoruz. Bu hayatı öncekilerle karşılaştıramıyoruz.Kusurlarımızı gelecekteki hayatlarımızda gideremiyoruz.

İyi ki rakının tadı hiç değişmiyor.

28 Ocak 2009 Çarşamba

stardust

Bir cingenenin kadının el falına bakarken anlattıkları, bir balığın yem görünce kafasından geçen saniyelik düşünceler, yeni doğmuş bebeğin ilk rüyası, piyanistin notaları, imamın vaazı veya rahipe günah çıkaranın anlattıkları belki de hahamı dinlemeyi gelen adamın günlük falı. Birinin bittiği yerde diğeri başlıyor. Tek bilmediğimiz gerçeği hangisinde bulacağımız. Bildiğimiz ise hangilerinde bulamayacığımız. Bunun gibi binlercesinden birinin içinde gizemli, belki de keşimlerinin içinde sıradan ama yaşıyoruz. Kesişimleri, ortak paydalarda yaşamayı sevdiğimizi sanıyoruz, bu sefer de gizemi yokediyoruz. Gel gör ki en önem verdiğimiz şeyleri anlamayanlar en önem verdiklerimiz.
Hayatın boyutunu 3ten 2ye attık. Gösteriyi izleyenlerden biri olmadığımız bir salonda hiç bulunmadık, öpmediğimiz biri tarafından hiç öpülmedik.

26 Ocak 2009 Pazartesi

kayra ve zoey

Günlerden bir gün tam kinyas kayrayı hatalı sollarken otobüsün camına yapışmış vaziyetteyim, zoey nüfus cüzdanını ebay'de satmaya çalışıyor.Kitap çok heyecanlı yerinde, pas geçtim durağı. Önde tanımadığım bir kadının kulak memesi bana bakıyor. Acaba ulu orta o kulak memesini yalasam Linchestein nüfusundan daha fazla insan yaşıyan otobüste nasıl tepkiler görürüm. Derken 2. kez pas geçtim durağı kitap o derece güzel.
Dünya üzerinde bir tanrı varsa eğer hiçbirimizin içinde değil ne benim ne de diğer insanların, aramızdaki bu küçük alanda yaşıyor. Eğer mucize diye birşey varsa o da bir insanla birşeyler paylaşabilmek, anlıyabilme girişiminde bulunmak. Bunu başarmak da imkansız gibi bişey sanırım. Gel gör ki Linçeştayn demek çok eğlenceli,bu yetiyor, linçeştayn,linçeştayn,linçeştayn.

14 Ocak 2009 Çarşamba

hoze

Bana mı düştü dünya derdi kıyamet mi kopacakmış keyif benim köy senin mantığı güttüğüm yaşlarda( 5-6) yediğim tek küfür götten bacaktı.Şu an olduğu gibi o dönem de boy olarak kapışabidiğim rakip sayısı çok azdı,bunlardan birisi hem komşumuzun kedisi hem de komşumuz olan hoze baba.Hoze diyip geçmemek gerek ki ismini dönemin en meşhur dizilerinden emanulelladan alır yüzde yüz siyah vücut hatları ile her 5 6 yaş gencinin rüyasını haftada bir süslerdi, tabi o zamanlar karabasan,kabus,şeytan dürtmesi,doğum sancısı,yıldız kayması gibi her ilginç şeyin adı rüyaydı. Bu hoze babanın benden uzun boylu olmasını kendime yediremediğim zamanlarda kedinin hep üstüne çıkmaya çalışırdım, hoze de herseferinde göz altıma ufak bir çizgi bırakır beni doğru beykoz devlete yollardı ordan da beykoz korusu. Hoze dışında bir de mustafa bakkal vardı.Önünden geçmek zorunda kaldığım zamanlarda 'vayy götten bacağa bakın be' ' sen ne götten bacak çocuksun öyle ' diyerek göz dağı vermeyi hiçbir sabah sekteye uğratmazdı. Götten bacak kelimesi de pek tabii sözlükte olmadığı için ben de gülerek karşılık verirdim. mustafa bakkala.

Neyse, hoze baba ölmüş.

7 Ocak 2009 Çarşamba

kaybolmayan empati

O kadar çok esrarengiz olgunun nedenini buluyoruz ki, bir şeyin bilinemeyeceğine inanmakta zorlanıyoruz. Dibimizde insanlar öldürülüyor. Sadece durup üzülüyor ve sonrasında da hayatımıza devam ediyoruz. Herhangi bir duygu hissettiğimiz halde o olayı hissettiğimizi hiç belli etmeden gayet normal biçimde olayı hayatın akışına bırakıyoruz.Hergün bir gram daha empat kaybediyoruz. Durup dururken deli gibi bir rüzgar herşeyi alıp götürüyor, ne hareket edebiliyorsun ne de gözlerini açabiliyorsun. Gözlerin kapalı olmasından dolayı mecburen aklımıza birşeyler geliyor. Bu şeyler güzelse sorun yok ama kötüyse o rüzgarda hiç çekilmiyor.

5 Ocak 2009 Pazartesi

ahmak yağmuru

Bir günümü sadece yalan söylemeye ayırıcam, bugün coffee nut latte içmiş biri olarak belki o da o gün bugündür. Yağmur yağdığında daha az ıslanmak için koşturan adam gibiyim, belki biraz odun hali. Hergün aynı şeyi yapıyorum ve bundan zevk alıyorum. Nar kokulu bir vüct jeli kullanıyorum,sigara içmiyorum, gel gör ki rakı,sigara,kahve üçgeni kokulu tenim bana mısın demiyor. Burdan anlıyorum ki koşmak yerine yürümeyi tercih etmek lazım yağmurda. Acaba google'da ilk neyi aratmışımdır bunu da çok merak ediyorum bir de komadan çıkan insanın ilk nefes aldığında gördüklerini.

4 Ocak 2009 Pazar

hıhı oke

Kraliçe elizabethin türkiyeye geldiği yıldan tam da kendimizi sıyırdık oh be derken bir de bakıyoruz coffee nut latte stokları tükenmiş. Starbaks çalışanları dahi 1 ocaka yeni kararlar alarak girmişler yani. Yılbaşı tacizcilerini dikizlemek için tvyi açtığımda tek gördüğüm şey 2009a girmek ve para yok kelimeleri. Oğlum televizyon bağımlısı olucağına uyuşturucu bağımlısı olsun demişti büyük büyük babam. Bushun kafasına ayakkabı atma yarışmasında 20nin üstüne çıkamamaktan çok sıkıldım. Fare kafesin içinde ama o rulo oyuncağında dönmekten o kadar memnun ki dünyayı dolaşıyor sanıyo. Jim carrey'nin 2 filmi geliyomuş 2009da.Yaşamak güzel lan.