30 Eylül 2010 Perşembe

since always

Olduramamak diyince hani gözümüzün önüne ideal tek bir parça gelmese de ben genelde zihnimde margot tenenbaumu oluştururum. 'Hani kopuktu kopuktu zincir'e örnek olması açısından. İnsanlara salça olmam da takside çalışmayan bir radyodan güç alıp kaptana zorla müslüm gürses dinletmekten öteye geçemez hani. Yazımızın ana fikri bu. Gel gelelim ideal tenenbaum öyle değil. Sonu belli hikayeye girmeye cesaret edebilen mi, boktan sonucu öngörüp yine yapıcağı hatayı yapan mı, olarak iki şıkkımız var. Her halukarda olumsuzluğu arıyoruz. Yağmurda kokusu duyulan kişi aura'nın a'sından nasibini almamış kişi olabilir. Sonunda yine de kazanırlar hikayenin, kimse hikayeyle gerçek arasındaki farkı onlara anlatmamıştır. Hikayelerin hatıralarına, oldurulamayan kahramanlara teşekkür etmek gerek, ilan eder gibi değil o hikaye o kahramanın sonunu, sadece veda eder gibi bi dosta.

24 Eylül 2010 Cuma

be fucking polite

Haydi diyosun bu sefer de ben uyumlu oliyim. Hemen seçiyosun kendine bir uyum binbir çeşiti arasından, ten uyumu, el hafızası, entropi vs vs. 10 numara ten uyumu içinde yaşarken sonuç yine aynı. En sevdiğin insan bile rakipleri gibi yüzde 78 sudan oluşuyor. Çıksam şimdi halka sorsam Fatmagülün suçu ne? Bence de yüzde 60 çıkar. Benim bulunduğum mühitte yaş insanın gözüne batar. Tatlı tatlı kaşındıran bir 26 yaşına gireyazarken hani şuraya ufaktan bir 16 years of alchol filminin fragmanını koyabilmek isterdim. Evet bu yıl daha az alkol içicem haftada 4 şimdilik yeter. Sigarayı komple bırakıcam. Bi tek alkolle. Bi de kahveyle, çayla da içeriz valla. Günde en az 1 litre portakal suyu, haftada en az bir kitap, ayda en az bir çeşit spor.

19 Eylül 2010 Pazar

sancılı dönemler

Konuşmak için sarhoş olmayı beklemek gibi güzel görgü kurallarını pek aksatmayız halk olarak. Diğer aksatmadığımız kuralımız da tuvalette deyimler sözlüğü karıştırmaktır mesela. Fincancı katırlarını ürkütmenin, eski camların bardak olmasının güzel manalara gelmesini yine tuvalette öğrendiğim de doğrudur şahsen. Bu sefer bir değişikliğe gidip tuvaletten bu yazıyı yazmaya karar verdim desem nasıl iğrenç gözükür di mi. Ama tatildeyim, uzatmışım ayaklarımı denize hamaktan yazıyorum desem vay anasını bir yazı da olabilir hani. Apartmanın tepesinden ayaklarımı sarkıtırken klavyeyi tuşluyo ya da tramvayda da olabilirim bittabi. Yaz bitmiş serçe parmağını tatile henüz sokamamış biri olarak size tek önerim ayaklarını üşütmeyin.