28 Aralık 2008 Pazar

keçiboynuzu

Günlerden yılbaşına 3 gün kala.Hayatında hiç kurt cobain ismini duymamış bir insan ve hayatı uçlarda yaşayan 2 yaratık.İkisi de mükemmel yıl geçirmenin en klişe hayallerini kuruyorlar,yok kitaplıklarındaki okunmamışları bitiriceklermiş, yok seyahata çıkıcaklarmış vs.Her ikisi de süslü bir gerçeklik istiyorlar çünkü böylesi hayatı daha çekilir gösteriyor onlara .Gel gör ki hiçbirşey bu kadar gösterişli,makyajlı değil.
2009 planları: petshop akvaryumundan bir balık çalınıp suya bırakılıcak,çırılçıplak banka soyulucak bir de zaman kalırsa nisanda askere gidilicek.
yeni yıla girmek keçiboynuzu tadındadır,iki saat çiğnersiniz bi skim çıkmaz.

26 Aralık 2008 Cuma

fare ve su

fareyi alıyorlar ve ayaklarını tutuyorlar. sıkı tutuyorlar. fare ne kadar uğraşırsa uğraşsın kurtulamayacağı bir sıkılıkta tutuyorlar. fare çırpınıyor çırpınıyor ama kurtulamıyor. sonra bu fareyi alıp suya atıyorlar. fare suyun içinde çırpınıyor ve boğulmadan önce 3 dk. kulaç atıyor. diğer fareyi alıyorlar ve ayaklarını tutuyorlar. sıkı tutuyorlar. ama bu kez, uğraşırsa, gerçekten çırpınırsa kurtulabileceği bir sıkılıkta tutuyorlar. bu fare çırpındıkça kurtuluyor. sonra bu fareyi de alıp suya atıyorlar. fare suyun içinde çırpınıyor. ama bu kez boğulmadan önce 45 dk. kulaç atıyor.

23 Aralık 2008 Salı

regret

Ya çok şanslıyız ya da çok şansızız di mi, birisi bize çok güzel bişey hediye eder sonra gelir ona tır çarpar, önümüze bir tabak enfes fiyonk makarna gelir biraz ketçap dökelim derken kapak açılır ketçapın tamamı dökülür yemek ziyan olur, iş dönüşü beklediğin film gelmiştir atiyim kendimi kanepeye derken serçe parmak kesinlikle kanepenin köşesine vurulur .Halbuki suya girmeden, önce ayak parmaklarımızı bi suya dokundurup sıcaklığı ölçecek kadar da temkinliyizdir.
İf you smoke you'll regret it, if you don't smoke, you'll regret it either, whatever you do you'll regret it.

22 Aralık 2008 Pazartesi

yerse

Dünyada kimse askere gitmese askerlik diye bişey olmaz e doğal olarak savaş da olmaz, dünyada kimse bıyık bırakmasa yılda 200 litre bira bıyıkta kalmaz bira ucuzlar, dünyada kimse yalan söylemese rutin diye bir kelime olmaz, dünyada kimse kendini kasmasa insan mutsuz olmaz, dünyada kimse mülkiyetçi olmasa herşeye sahip olabiliriz, dünyada kimse birbirine dokunmasa ten uyumu da olmaz, dünyada kimse ev almazsa herkesin evi olur, dünyada herşeyin üzerine gidersek hiçbirşey üzerimize üzerimize gelmez, dünyada herşeyi çok istersek hiçbirşeye sahip olamayız, ama dayanamayız,isteriz,özleriz,arzularızi,bizim adımız cemil.

30 Kasım 2008 Pazar

cam fanus

Aman orda biraz çalış referans olur sana, ortalaman yüksek miydi senin,kpssye de bi gir şansını dene, keşke yan dal yapsaymışsın daha çok para alırdın, şu aradı beni kavga etmişler sevgilisiyle 4 yıldır da beraberler halbuki tüh, bayrammış bi gidip görelim, zaten belliydi boşanıcakları da, dolar olmuş zaten şu kadar.
Suyun icinde olmak, hayatla alakayi kesmek, hic bir seyi duymamak, kendini soyutlamak kimin için var bunlar? Ya da yabancıların arasında yabancı kalmak. Bir gün algılarımızın sınırları uzun uzadıya genişliycek, kum tanesi ağır gelmeye başlıycak, vücut ruhun ritmini tutturamıycak ve ruh kendi halinde gezinip durucak ortalıkta. Açıkları olmayan bir gelecek istiyorum ya da istanbulluların gitmedği caddelerde yaşamak,lodos, kayık,kürek,yakut,şişe.

25 Kasım 2008 Salı

rakı

gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması
havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı
demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor muammer bey
olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması

22 yıl önce hanların favori dizelerinden biriymiş karantinalı despina.Biz daha bardak adındaki cismi ilk defa görüp de şaşkınlıktan kilit durumdayken,o cismin içi rakı dolu olanları bu şarkıyla çarparmış birbirine.22 yıl sonra despina karantinadan çıktı.Masayı kuran, kirli beyaz muşamba örtülerini seren, asmanın altına sediri çeken güzel bir çiçek oldu, altınbaşı yağ gibi doldurdu kadehe levent yükselin ağzında . Rakı masalarında nedense hikaye hiç değişmiyor.Fonda smiths de çalsa,müzeyyen senar da,zeki müren de,leonard cohen de ortak paydada buluşuyor herşey.Bu yüzden rakıyı en çok seviyorum.

13 Kasım 2008 Perşembe

durdurun dünyayı inecek var

Küçük olur büyük şehirlerde hayaller.Nerde değilse orda olmak ister insan.Zamanın dikey akıntısını lehine çevirmekle uğraşır boyuna.Bu sefer de o 'zaman' çakırkeyf olsun,o kaybetsin kontrolü, biz çekelim onun kulağını ister.Bu sefer de o anlatsın biz gülelim.Bi bakmışız çok hoşuna gitmiş leyla durumları zamanın, başlamış uygun adımlar geriye ilerlemeye, uzun uzadıya içindekileri dökmeye.Önce dünyanın aslında dönmediğinden girmiş konuya,tam bir lucid dreamer olduğunu açıklamış, haliyle laf lafı açmış illuzyonun gerçek olduğuna dem vurmuş.
Ben küçükken sermet erkini çok severdim,ekrandan gözlerini bana diktiği anda dururdu zaman artık.Birkaç adet başarısız,kolumdan yere çekip biber gazı sıktığı ve copladığı sırada kolumun içine mendil sokmuştum yine,O'na illuzyon yapmak için. Üstümüzdekileri boşaltırken kolumun içindeki mendili görünce gözgöze geldik başka bir başarısızla. Sermet Erkin'i değil de aptal dizileri seven bi göz vardı bu seferkinde. Bitse de gitsek gözü. Mendili de diğer eşyalarla birlikte dolaba sıkıştırdı bulunduğu yere hiç şaşırmadan. O anda ne işim var dedim bu başarısız insanların arasında, inmek istedim dünyadan.

9 Kasım 2008 Pazar

O

İnsan bazen görünenin ardını görebilir, bir paket çikolatadan en tatlısını seçer. İki kişinin bildiği sır değildir. Bazı kokular hemen siner insanın üstüne istesen de geçiremezsin, bazı insanlar vardır yanında olmamasına tahammül edemezsin. Peşpeşe 10 film izlemek güzeldir, beyaz koltuklar ise insana hep huzur verir.Fotoğraf çekmeyi sever insan, çekilmeyi sevmediği gibi. Fonda Gray or Blue.
Duş akabinde yeşil elma.
O'na sarıldım, ona hep böyle sarılmak istiyordum.

31 Ekim 2008 Cuma

nar mevsimi

Birinin içli içli ağladığını duyuyorum,bu benim.Dudaklarım yanaklarımdan dökülen yaşlar yüzünden tuzlu. Saat 6,ondan ayrılalı tam 4 saat olmuş, saat 6, buna rağmen etrafımda bütün gözlerin beni dikizlediğini, güldüğünü sanıyorum,umursamıyorum.Dışarıda pis,akrep kadar siyah bir kasvet beni pençesine alıyor, yutkunuyorum nefes almaya çalışıyorum.Havaya ihtiyacım var.Camı aralıyorum, nar kokusu burnumu uyuşturuyor.Uyumak istiyorum,saatlerce,günlerce,taa ki gözümü açıp rüyadan uyananana dek.Biri omzumu dürtüyor.Ufak bir çocuk, naif, utangaç, kırmızı yanaklı.Gözüme bakamıyor.

Çocuk sabah erken saatte nar ağacına çıkar, akşama kadar inmezmiş, bir hayalden diğerine geçer,bunla da yetinmeyip geceyi nar ağacında geçirir rüyalara o ağacın dalında dalarmış.Mahalleli buna dayanamamış,bir sabah kesmişler ağacı.Çocuk ertesi gün nar ağacından kalan boşluğa gitmiş,
kendisinin bir nar ağacı olduğunu hayal etmiş, her sene kocaman, kırmızı kırmızı narlar vermiş,
her sene tuzlu gözyaşları arasında bu kocaman,kırmızı narları yemiş mahalleli.

29 Ekim 2008 Çarşamba

yafta

Bir insanla göz temasına girdiğimiz anda başlar yargılar.Yaşlı,genç,zengin,fakir,güzel,çirkin,aptal,neşeli.Daha sonra onları kategorilere böler o şekilde davranırız.Ve geriye dönüp baktığımızda sadece ayırdığımız şekilde duran farklı kategoride insanları görürüz.
Başka kategoriden bir insanla birşeyler paylaşıyor ve bir anda onlarca ortak yönümüz olduğunu görüyoruz,bziden farklı olmadığını farkediyoruz.Anlamamız gereken senin içindekiyle benim içimdeki bir,aynı,tek.Başka biri yok.Herkes tek.

Biz güçlüyüz,güzeliz,harikuladeyiz.

9 Ekim 2008 Perşembe

04 48

Güzleri çok sever insan, hafif içkiler rafa kalkar, şarap daha az kafa yapar, siyah giysiler çıkar bavuldan.Siyah giysileri de sever. Siyah kiri göstermez, görünmyeni ardına saklar, utanır.
Jaluziler kapanır güzün gelmesiyle, insan kabuğuna girer, kafein nikotini tamamlar.Kafein nikotin birlikteliği algıları açar, algı da gözleri.
Sayfayı açtığımda saat 04 48i göstermekteydi, 04 48 insanın algılarının en açık olduğu dakikadır.

7 Ekim 2008 Salı

bar masası

Bir masada birileri rüyanın bittiği yerde başka birinin rüyasının başladığını düşünüyor, her bireyin gördüğü aynı şeylerin birbirlerinden farklı olduğunu söylüyor, arka bahçesinde bir su aygırı evinde de ufak yabandomuzu besliyceğinden bahsediyor, kurbağlara popolarına torpil sokup patlatıcağı üzerine tehditler yağdırıyorsa hemen hesabı isteyip uzaklaşın o bardan.

6 Ekim 2008 Pazartesi

eşşek

Son saniyede kulağımıza gelen bir haberle birlikte bloğumuzu blog ders yapıyor, saadetimizi açıklıorum; bu çocuk mezun olmuş, o artık bir mez.Samet Arslan...
Şimdi size okulla ilgili bir anımı açıklıyorum:

6 yıl önce okulun bahçesine eşşek bağlamıştık, eşşek benden önce mezun oldu.

.

5 Ekim 2008 Pazar

soru işareti

Gün içerisinde kaç insanla konuşur birşeyler alırız, kaç kişiye dokunur kaç gram toz kaparız, bu tozların tedavülden kalkma süresi nedir, ya da kaçıncı kata ulaştığında zararı görmek aklımıza gelir, hatta boyut atlıyalım kaç kişiyle tanışmamız lazım ....'ı anlıyabilmek için?

1 gün boyunca kimseye dokunma, kimseyle göz temasına girme, arınır mıyız dersin?

samet

Çerden çöpten yapmaydı hayalleri,bir dokunuş yeterdi yerle bir olmasına, deprem diye açıklardı hep,7.1 lik bir deprem,hayatı boyunca paşabahçe dükkanındaymışcasına temkinli yürümeye çalıştığı halde en iyi ihtimalle birkaç rafın yerle bir olmasının sebebi bu çer çöptü.Bazen böyle olur.Bazen biri çıkar karşına, bilirsin ki onun karşısında zayıfsın, bir hamursun.Alsın seni dilediğince oynasın.

samet: Her şeyin kendine muhtaç olup, kendisi hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan, Tanrının 99 isminden biri,refi',âli ve içi dolu şey.