26 Temmuz 2010 Pazartesi

10 adımda 12 adım

Bir yanım pilates mi plates mi diye düşünürken, diğer taraf adeta bir demet akalın konserinde tebrübe konuşturuyor arkadaş. Diyorum ki woddy allen ile aylak adam arasında ne fark var. Aylaklığımı nikimin munzur olmasıyla karıştırıp en güzel yaz tatilini yaşadığım tespitimde bulunuyorum. Ah be samet her sene aynı cacık ama? Woody allen demişken insan neslinin ikiye kırılmasının hala senaryolaştırılmamasına da şaşırıyorum. Her müthiş insanda bir yakışmamış karakteristik özellik, her tiksindiğimiz insanda da bir bizi çeken güzellik olmasına artık şaşırmıyorum. Graham bellin sağır karısının kulaklarının duyması için çalışırken tesadüfen telefonu bulmasını aşka, öpüşmeyi suni teneffüse benzetiyorum. Komşusunun saygısını yitirmekten korkanlarla klimadan grip oldum diyenlerden kaçıyorum. Oturup radyoyu açıyorum. Mızıka dinlemek istiyorum. Kutuda mızıka çalıcak birini bulamıyorum. Galiba bütün dünya konuşuyor,dans ediyor,operaya gidiyor. Ya da herşey ben olmadığım zaman benim olmadığım yerlerde oluyor.

Hiç yorum yok: